Zamanın Hızlanması & Teknolojik Evrim

 Zamanın hızlı akması, zamanın hızlanması gibi tabirleri günlük hayatta çokça duyar / kullanırız. Zamanın eskiye göre daha hızlı geçmeye başlaması ortak deneyimlediğimiz bir his gibi. Bu yazımızda dünyaca deneyimlediğimiz bu kolektif hisse neyin sebep olduğunu anlamaya çalışacağız. Bu zaman yolculuğuna çıkarken de şüphesiz teknolojiden ve deneyimlerimizden faydalanacağız. Hadi “zaman kaybetmeden” başlayalım. 🙂

Zaman yolculuğumuza devam edip takvimleri birkaç yüzyıl ileri saralım ve matbaanın icadına gelelim. Artık insanlar yıllar süren gözlemler sonucu elde ettikleri verileri kağıda döküp binlerce kopya basabiliyorlar ve bu kopyalar dünyanın her yerine gönderilebiliyordu.

 Böylece bizim yıldız gözlemcimiz basit bir yıldız haritasına bakarak hangi yıldızın kabaca nerede olacağını, hangi diğer takım yıldızlarla görüneceğini biliyor olacak. Yine de yıldızların ve gezegenlerin doğma ve batma saatlerini bulunduğu enleme göre hesaplayamayacağı için uzun süreli gözlemler yapmaya devam edecekti.


Zamanı biraz daha ileri alıp Galileo’nun teleskobu icat ettiği zamanlara geldiğimizde ise artık tüm yıldızların konumları, doğma ve batma zamanları enlem ve boylama göre hesaplanabiliyordu fakat yine de bu hesapları yapmak hem uzmanlık gerektiriyor, hem de zaman alıyordu. Bizim amatör astronomumuz bu yıllarda yaşasaydı yine de büyük bir efor sarf edip bu uzmanlığa haiz olması gerekiyordu.

Takvimleri bugüne, bu yazının yazıldığı 2022’ye getirdiğimizde ise teleskobum, telefonum ve akıllı kol saatim ile istediğim an istediğim yıldızın / gezegenin nerede olduğunu, ne zaman, hangi yönden doğup batacağını ve hatta meteor yağmurlarının gökyüzünün hangi bölgesinde görüneceğini bilebiliyorum. Tüm bunlar için de yıllarca gözlem yapmama ya da zorlu eğitimler almama gerek yok. Bir gün önce hiçbir şey bilmezken bir gün sonra mağazadan teleskop alıp akşamına yıldız kaşifi olabiliyorsunuz. Hatta Jüpiter’in üzerindeki büyük kırmızı lekenin ne zaman görüleceği ve uydularının geçişini dahi bilebiliyorsunuz.

Özetle amatör astronomumuz yıldız gözlemi yapması için binlerce yıl önce yıllarını, yüzlerce yıl önce aylarını ve günümüzde ise saatlerini vermesi yeterli. “Iron Man” filminde çok sevdiğim bir replik vardır. Asistanı Tony Stark’a “Termonükleer astrofizikte ne zaman bu kadar uzman oldun?” diye sorar. Esas kahramanımız şöyle cevap verir: “Dün akşam” 🙂

Gerçekten de bir gecede herhangi bir konu hakkında esaslı bilgi sahibi olabilirsiniz ve bu insanlığın evrilttiği teknoloji ile mümkün oldu. Deneyim ve bilgiyi hızlıca elde edebiliyor olmak, insanlığın zamanını daha farklı yolarda kullanmasına yol açtı ve bu bir tür kartopu gibi büyüyerek ilerleyen kümülatif teknolojik evrimi ortaya çıkarttı. Ne zaman bir şeyleri yapmak için çok zaman harcadığımıza kanaat getirsek o şey için bir makine yaptık ya da yazılım ürettik. Bunun sonucunda o şey için daha az vakit harcamaya başlayıp artan zamanımızı da başka “çok zamanımızı alan” şeyleri daha kısa sürede yapmak için yeni makine ve yazılımlar üretmeye harcadık. Bu çılgın teknolojik evrim nihayetinde işlerini daha az sürede yapmak için bir sürü zaman harcayan bir topluluğa çevirdi. Bir gününüzü düşünün… Bunca teknolojik ilerlemeye rağmen ne kadar çok fazla şey yapıyorsunuz. Oysa teknolojinin işlerinizde harcadığınız zamanı azaltıp kendinize daha çok zaman ayırmanızı sağlaması gerekiyordu.

Amatör astronoma geri dönecek olursak, çok kısa sürede gökyüzü gözlemi yapıp hayatına devam edebiliyor ve böylece tüm hayatı sadece gökyüzü gözleminden ibaret olmuyor. Böylece aynı anda bir sürü şey ile meşgul olabiliyor. Fotoğraf, yazı, sanat, spor, akademi, yeni iş girişimleri, sosyal sorumluluk projeleri, STK’lar… Hepsini aynı anda yapabilen yeni bir insan ve bu yeni insanın yeni zamanı ortaya çıkıyor.

Zamanın Hızlanmasının Sebebi

Aynı anda tek bir iş değil de bir sürü iş yapıyor olmak, zamanın hızlı akmasının sebebi olabilir. Ya da zamanın hızlı geçmesine, aynı süreye bir sürü eylem sığdırmak olabilir. Bir başka teknolojik evrim ve zamanın hızlanmasına örnek: Ulaşım. Binlerce yıl önce 600 km ötedeki bir yere gitmek yaklaşık bir hafta sürecekken bugün uçakla 45 dakika. Bir hafta boyunca yürümekten başka bir iş yapmadığınızı düşünün. Buna karşın, 45 dakika uçak seyahatinden sonra şehir merkezinde geçirdiğiniz bir hafta içerisinde yaptığınız farklı eylem sayısını düşünün…


Zamanın Hızlı Akmasının Sonucu

Peki bu bilgi bize ne anlatıyor? Zamanın teknolojik gelişmeleri neticesinde hızlanıyor olduğu algısı bizi nereye götürür?

Şüphesiz teknoloji insandan bağımsız gelişen bir şey değil. İnsan geliştikçe teknoloji gelişiyor ve gelişen teknoloji de insanı geliştiriyor. Simbiyotik bir ilişki söz konusu. Keza insan kendi evrimine müdahale edebilen yegane varlık ve bu müdahale günden güne artıyor. Yukarıda da belirttiğim gibi şu an yaptığımız işlerin yapma süresi kısaldıkça bize daha çok zaman kalmayacak, aksine o boş zamanlara daha çok iş sığdıracağız. Bu kısır döngü nihayetinde kaotik bir hal alacak ve insanlık ya buna bir dur deyip daha yavaş yaşamayı öğrenecek ya da zihni eylemlerinin önüne geçip teknoloji ile bedeni aşmaya çalışacağız.

Birinci seçeneği şu an bile bazılarımız bireysel olarak yapıyor. Bu hızlı hayattan kaçıp zamanın daha yavaş aktığı (cittaslow) şehirlere, kasabalara yerleşiyorlar. Fark edeceğiniz üzere bu kasabalarda bir gün içerisinde yapılacak iş / eylem sayısı metropollere göre daha az. Bu seçeneği kolektif boyutta yaşamak için ise tüm insanlık olarak tüm yaşam sistemimizi değiştirmemiz gerek. Ekonomimizi ve sosyal hayatımızı kökten değiştirmemiz gerek ki bahsettiğim şey antik metinlerde altın çağ olarak tasvir edilen yaşam tarzına yakın…

Diğer seçenek ise bu hızlı yaşama hırsını ve hızını alamayan insanlığın zihinsel gelişiminin artık kendi bedenine yeterli gelmemesi ve kendi bedeninden çıkmak istemesi. Aslında batı toplumlarında bu,mevcutta hissedilen bir istek. Keza o nedenle bir sürü robotlu ve bilinç aktarımlı dizi yapılıyor (WestWorld, Periferal vb…) Çünkü bilinçleri, düşünceleri kendi bedenlerinden hızlı ve beden onları yavaşlatıyor gibi hissediyorlar. (Transhümanist Felsefe) O nedenle bedenin kısıtlarından kendilerini kurtarıp ışık hızında seyahat etmek istiyorlar. Böylece aslında sadece mekanı değil zamanı da aşacaklar çünkü artık tek bir gün için yüzlerce iş yapmayı bırakın, sonsuz iş yapılabiliyor olacak. Böyle bir realitede yaşamak aslen insan evriminin nihai geleceği yerdir. Çünkü ironik olarak artık yapılacak bir şey de kalmaz. Her an her yerde olursunuz ve artık bir şeyler için çalışmaz, o bir şeylerin bizatihi kendisi olursunuz. 🙂

Zaman Yolcusunun Ötesi

Gördüğünüz gibi amatör bir astronom iken zaman yolcusu olduk ve hatta altın çağı yaşamak ile insan evriminin nihai sonu arasında gidip geldik. Zamanı hızlandıranın da bizzat kendimiz olduğunu keşfettik. Günün sonunda şunu öğrendik ki; ister kapitalist, saldırgan ve hızlı bir teknolojiyle evrimleşelim, ister uyum ve denge içinde sakin bir altın çağı yaşayalım; insan tekamülü her halükarda gerçekleşecek. Tıpkı kendisinden yüzlerce ray çıkan bir ana tren istasyonu gibi. Bütün rayların varacağı yer yine aynı istasyon. Sanırım hayat vardığımız yer ya da oraya hangi hızda vardığımız değil, yolculukta yaşadıklarımız, edindiğimiz deneyimler…

Yorumlar

Popüler Yayınlar